18 Temmuz Perşembe günü Ursula von der Leyen ikinci defa Avrupa Komisyonu Başkanlığına seçildi.
“Avrupa Birliği’nin Başbakanı” olarak görülen rolde beş yıl daha kalacak olan von der Leyen, bu sefer 360 oyluk çoğunluğu daha büyük farkla geçerek seçilmiş olsa da seçiminin arkasında Avrupa Birliği içinde değişen siyasetin işaretçileri görülebiliyor. 2019 yılında ilk defa seçildiğinde 383 oy alarak, yani 360 oyluk gereken çoğunluğu 23 oyla geçerek seçilen von der Leyen, bu yıl 401 oy alarak 41 oyla gereken çoğunluğu aştı.
Ancak bunu yapabilmesinin arkasında güçlenen bir Avrupa Birliği mutabakatından ziyade “koalisyon” kurduğu, yani desteğini toplamak için anlaştığı Avrupa Parlamentosu (AP) grubu sayısının artmış olması yatıyor.
2019 yılında merkez sağ/Hıristiyan Demokrat Avrupa Halk Partisi (EPP), merkez sol/Sosyal Demokrat Sosyalistler ve Demokratların İlerici İttifakı (S&D) ve merkez/liberal Avrupa’yı Yenile (Renew) gruplarından destek alarak seçilen Ursula von der Leyen, aşırı sağ partilerin güçlenerek geride bıraktığı AB seçimlerinden sonra yeniden seçilmek için Yeşiller/Avrupa Özgür İttifakı (Greens/EFA) grubunun desteğini almak zorunda kaldı.
Avrupa Parlamentosu’nda Komisyon Başkanı kapalı oylamayla seçilse de oy sonuçları, Ursula von der Leyen’in desteğini aldığı bu 4 grubun çoğu üyesinin grup liderleri gibi von der Leyen’i desteklediğini gösteriyor. Buna rağmen her gruptan fire verildiği de biliniyor. Yeşillerin desteğini toplamak zorunda kalması von der Leyen’in önümüzdeki 5 yılda AB’de iklim politikalarını daha öncelikli hale getirebileceği anlamına geliyor. Bununla birlikte hem Ukrayna hem de Filistin politikası konusunda bir değişim beklememek daha doğru.
Ne olmuştu?
Sağ, popülist sağ ve aşırı sağ partilerin oluşturduğu Avrupalı Muhafazakârlar ve Reformistler (ECR) ve Kimlik ve Demokrasi (ID) grupları seçimde sandalye sayılarını artırdıktan sonra von der Leyen, ikinci bir döneme başlayabilmek için bir yandan İtalya Başbakanı, bir yandan da ECR başkanı olan Giorgia Meloni ile diyalogda bulundu. Ancak bu, von der Leyen’in memnun etmesi gereken S&D’nin istemediği bir seçenekti.
Bu sebeple von der Leyen Meloni ile sadece İtalyan Başbakanı seviyesinde müzakere etmekle yetinmek durumunda kaldı. Aynı zamanda Yeşiller de von der Leyen ile müzakereye açık olduklarını dile getirdiler. Bu seçenek de EPP’yi memnun etmeme riskini taşısa da EPP’nin von der Leyen’in kendi partisi ve grubu olması onları istemsizce daha esnek hale getirdi.
Bununla birlikte ID grubu AP’de kapandı ve Kimlik ve Demokrasi sadece bir Avrupa Partisi olarak kaldı. ID grubu yerine ise Avrupa için Vatanseverler (Patriots) grubu kuruldu. Grubun içinde çoğu ID üyesi yine yerini bulurken Fransız Ulusal Birlik (RN) partisi lideri Marine Le Pen, Macaristan Başbakanı ve Fidesz Partisi lideri Viktor Orban’ı gruba katılmaya ikna ederek grubu büyüttü. Bununla birlikte gruba Çek Cumhuriyeti’nin büyük popülist partisi ANO 2011 de katıldı.
Daha önce gruptan atılmış olan Almanya için Alternatif (AfD) ise çoğu Doğu Avrupa’dan olmak üzere daha küçük grupsuz aşırı sağ partilerle anlaşarak Egemen Milletler Avrupası (ESN) isimli bir grup daha kurarak AP’deki popülist/aşırı sağ grup sayısını üçe çıkarttı. ESN aynı zamanda “Avrupa Parlamentosu’nda Sol – GUE/NGL” isimli grubu geçerek en küçük AP grubu haline geldi.