1949-1975 Dönemi
Çin iç savaşını kaybetmesinden sonra Chiang Kai-shek (Çan Kay Şek) önderliğinde Tayvan adasına kaçan Çin Miliyetçi Partisi ya da Kuomintang (KMT) hükümeti burada günümüzde Tayvan olarak anılan fakat resmi adı Çin Cumhuriyeti olan devleti kurdu. Anakarada kurulan Sosyalist Çin devleti ya da resmi adıyla Çin Halk Cumhuriyeti özellike uluslararası camiada destek göremedi ve Birleşmiş Milletlerdeki tanınma hakkı Tayvan’a verildi. Tayvan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 5 Daimi Üyesinden biri oldu. Fakat KMT’nin demir yumruk yönetimi ve Çin’in hızlı yükselişi uluslararası camianın görüşlerini Sosyalist Çin tarafına kaydırarak 1971’de BM’nin 2758 Numaralı Kararı ile Tayvan’ın üyeliğini düşürerek koltuğunu Çin Halk Cumhuriyeti’ne vermesine yol açtı.
1975 - 1996 Dönemi
Çan Kay Şek’in 1975 yılında ölmesi üzerine Tayvan büyük bir demokratikleşme sürecine girdi. 1979’da Tayvan’nın sıfır iletişim, sıfır müzakere ve sıfır taviz politikası olan “Üç Hayır” yüzünden Çin ilişkileri hala çalkantılıydı. Sosyalist Çin’den 1982’de Ye Jianying ve 92’de Jiang Zemin’in “Tayvan Çin’dir” ve “Bir Ülke İki Sistem” gibi söylemleriyle yakınlaşma sağlanmaya çalışıldı. Tayvan 1991’de Birleşme için Yönetmelikler adlı belgeyle kısa vadede bir birleşme öngörmeselerde ticari ve kültürel bağların korunması gerektiğine vurgu yaparak birleşmeyi uzun vadede görüşmeyi teklif ettiler. Bunun sonucunda Tayvan ve Çin resmi olmayan şekillerde görüşmeler gerçekleştirerek 1992 Mutabakatını uygulamaya koydurlar. Mutabakatın en önemli sonuçları Tayvan-Çin arasındaki diplomatik iletişimin temeli olması ve “Tek Çin” söylemi üzerinde hem fikir olmalarıdır. Fakat hangi Çin’in “Tek” olduğu ikisi arasında tartışma yaratmaya devam etmektedir çünkü Çin Halk Cumhuriyeti Tayvan’ın kendi adası olduğunu beyan ederken Tayvan bütün Çin topraklarının yasal yöneticisi olduğunu belirtmektedir.
2008 - 2016 Ma Dönemi
Ma Ying-jeou döneminde en önemli iki husus, bu dönemden önce gelen DPP yönetimlerinin birleşme karşıtı politikalarından dolayı Çin’de gelişen huzursuzluk ve bundan dolayı geçirilen 2005 Ayrılık Karşıtı Yasadır. Bu yasaya göre Çin eğer ülkede ayrılıkçılar ayrılma noktasına gelirse, çok önemli bir olay olursa veya bütün barışçıl yöntemler tüketilirse adada düzeni sağlamak için güç kullanabilecektir. Bu gelişmelerin ışığı altında 2008 seçimlerinde KMT’nin adayı Ma başa gelerek bu dengeyi sağlamaya çalıştı.
Ma, kısa vadede birleşmeyi ön görmeyen, Tayvan’ın bağımsızlığını ilan etmeyeceğini beyan eden ve güç kullanılmamasını belirten kendi “Üç Hayır” politikasını yürürlüğe koyarak Çin-Tayvan dengelerini korudu. Ma döneminde Çin ile ticaret hacmi yükseldi ve Çin birinci ticaret ortağı haline geldi. 2012’de Xi Jinping’in başa gelmesiyle daha agresif bir dış politika izlemeye başlayan Çin, aynı sene tekrardan seçilen Ma ile dengeleri korumaya başardı fakat Ma’nın 2014’te geçirmek istediği ve Çin’e olan ekonomik bağımlılığı daha fazla artıracak yasaya halktan büyük tepki geldi. Ayçiçeği Direnişi ile öğrenciler parlamento binasını 24 gün boyunca alıkoydular. Bu direniş ayrıca DPP’nin 2016’daki ezici zaferine de zemin hazırladı
2016 - 2024 Tsai Dönetmi
Tsai’nin hükümetinin kurulmasıyla Çin-Tayvan ilişkileri farklı bir boyut kazandı. Tsai daha pragmatik bir ilişki gerçekleştirmeyi hedefleyerek Çin’e olan bağımlılığı azaltmayı hedefledi. Yeni Güney’e Doğru Politikası ile Çin’in Tayvan ekonomisindeki payı yüzde 40’tan 30’lara inerken ASEAN ve Amerika’nın payı yükseldi. Tayvan, Avusturalya, Singapur, Filipinler, Malezya, Hindistan ve Pakistan gibi Asya’nın önemli ülkeleri ile ikili ekonomi, eğitim ve kültür anlaşmaları imzaladı. Bu dönemde Çin 20’den fazla donanma tatbikatı yaptı ve Tayvan hava sahasını çokça ihlal etti.
2024 ve Lai Dönemi
Lai’nin 2024 seçimlerinde yüzde 40 oy alarak seçilmesinden sonra tarihte ilk defa bir parti 3. kez ard arda seçim kazanmış oldu. Bu her ne kadar Tayvan’ın demokratik gelişimi ve bağımsızlığını koruması için önemli bir olay olsa da Çin baskısını gittikçe artırdı. Özellikle Lai’nin seçilmesi Çin’li siyasetçiler arasında özellikle de Xi Jinping ve yakın kabinesi tarafından büyük bir sorun olarak görülmekte. Lai başarılı bir belediye başkanı olarak 7 sene boyunca Tainan şehrinin belediye başkanlığını yaptı. Bu dönemde özellikle “Tayvan’ın bağımsızlığı için çalışacağım” ve “Tayvan zaten bağımsızdır, Çin Cumhuriyeti ve Tayvan isimleri birbirleri yerine kullanılabilir” diyerek anakaradaki Sosyalist mevkidaşlarını oldukça kızdırdı. Geçen hafta başlayan büyük çaplı askeri tatbikat da tam olarak bu sözlerine rağmen seçilen Lai’ye bir göz dağı olarak yapılıyor. Lai’nin geçenlerde yaptığı “iyi niyet” çağrısının Çin’de nasıl yankı bulacağı ilerideki zamanlarda ortaya çıkacak. Fakat önceki dönemlerde artan gerilimin Tayvan ve Çin devlet adamlarının arayı bulması ile çözülmüş olsa da, Çin özellikle Avrupa’daki savaşla meşgul olan Batı İttifakı’nın bu durumundan faydalamaya çalışabilir. Yine de Çin’in Tayvan’a olası bir saldırısı sadece ABD’yi değil bölgedeki müttefikleri olan Güney Kore, Japonya ve Filipinleri de savaşın içine çekebilir.