Çin Halk Cumhuriyeti’nin başkanı Xi Jinping, dünyanın büyük ülkeler için birlikte gelişmesi için yeterince büyük olduğunu söyledi. Bu söylem, aslında Xi Jinping’in uzun süredir dile getirdiği “barışçıl bir arada yaşama” söyleminin bir yankısı. Peki bu söylemin anlamı nedir?
Çin’in bakış açısında göre İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan “Güçlü olan Haklıdır” düzeni, uluslararası ilişkilerin işleyişine darbe vurdu. Buna karşılık Çin, kendini bu düzenin karşısında olarak her ülkenin barış içerisinde küresel kalkınmaya destek verebileceği tezini savunmaktadır.
Bu tezini desteklemek için Çin, “Barış içinde bir arada Yaşamanın Beş İlkesi” adlı bir dizi kıstas yayınladı. Bunlar:
- Bağımsızlığa ve Toprak Bütünlüğüne saygı
- Karşışıklı Saldırmazlık
- Karşılıklı olarak İçişlerine Karışmamak
- Eşit ve Karşılıklı Fayda
- Barışçıl Birliktelik
1974’teki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu altınca oturumu bu beş ilkeyi destekledi ve sonucunda uluslararası camia tarafından benimsendi. Çin’e göre bu ilkeler gelişmekte olan ülkeler için tarihi bir adım ve İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan düzeni değiştirmeye amaçlayan önemli bir mekanizma.
Fakat her ne kadar bu ilkeler ve altında yatan mesaj pozitif görünse de, bunun aslında Çin’in ABD hegemonyasını dengelemek için kullandığını gözlemleyebiliyoruz. Özellikle Kuşak-Yol girişimi ile Çin, uzun zamandır uluslararası düzenden yeteri kadar fayda sağlayamamış ülkeleri hedef alarak girişimlerde bulunuyor ve bu ilkeler doğrultusunda kendi safına çekiyor. Günümüzde Çin, eskiden AB’nin etki alanında olan Afrika’da birincil güç olma yolunda ilerliyor.
Ek olarak her ne kadar barışçıl gözükse de Çin’in Asya-Pasifik’te aldığı aksiyonlar aşikar. Komşularıyla geçinemeyen ve silaha başvurmasa bile farklı sindirme yöntemlerini kullanan Çin, kendi faydası için yukarıdaki ilkelerin dördüncüsünü pek de umursamıyor gibi görünüyor. En büyük örnekleri Tayvan’ın etrafında sıkça yapılan askeri tatbikatlar, Filipinli ve Vietnamlı balıkçı gemilerine su silahları atılması ve balıkçıların tutuklanması, Güney Kore’ye ABD ile yaptığı savunöa anlaşmaları üzerinden kurduğu Güney Koreli müzik grubu BTS’in Çin’de yasaklanması ve şirketlerin belirli bir süre Çin’den iş yapamaması gibi ekonomik ve kültürel baskı.